‘En’ kavramı her zaman göreceliliğini koruyacak olsa da dünyada bir şeylerin en güzel, en sıra dışı, en … olduğuna karar veren birtakım etkenler var. Bunu, bazen bir topluluk, halk veya bilirkişiler belirliyor.
Bu yazımızda, The Guardian başta olmak üzere çeşitli kaynaklar tarafından sunulmuş dünyanın en ses getiren performans sanatlarına beraber göz atalım istiyoruz:
In The Reincarnation of Saint Orlan: Reenkarnasyonu yaratmak
Fransız sanatçı Orlan’ın 1990 senesinde gerçekleştirmeye başladığı performansı In The Reincarnation of Saint Orlan seri şekilde yapılan estetik operasyonlardan meydana geliyor. Sanatçı, geçirdiği ameliyatlar ile kendini Boticelli’nin Venüs’üne, Leonardo da Vinci’nin meşhur Mona Lisa’sına ve diğer batı sanat figürlerine benzetmeyi hedefleyerek; görünüşünü yeniden yaratıyordu.
"Amacım farklı olmak, güçlü olmak; kendimi yeniden icat etmek için kendi bedenimi şekillendirmekti. Her şey farklı olmakla ve bu yüzden toplumla bir çatışma yaratmakla ilgili."
Toplam dokuz ameliyat geçiren Orlan, kendi reenkarnasyonu üzerinde çalışmaya başlamıştı. Ameliyatlar sırasında giyeceği kıyafetler için Paco Rabanne ve Issey Miyake gibi tasarımcılar adeta yarıştı. Şiirlerin okunduğu, müziklerin eşlik ettiği bu performansın her anı, ameliyatlar sırasında video ile kayıt altına alındı ve dünyanın farklı yerlerinde birçok galeriye bu görüntüler ulaştırıldı. Orlan, proje için kurul onaylı cerrahı bu tiyatroya ikna etmiş; işindeki kalitesini ortaya koymuştu.
Cesaret bulan insanın yozlaşması: Rhythm 0
Eserleriyle insanlar üzerinde büyük etkiler yaratan Marina Abramović’in dünyada en çok konuşulan performanslarından biri hiç kuşkusuz 1974’te gerçekleştirdiği Rhythm 0. Seyircilerin dâhil edildiği performans, sanatçının 72 farklı nesnenin kendi bedeninde denenmesine izin vermesi üzerine kurulu. Bu objelerin nasıl kullanılacağı tamamen izleyicilere bırakılıyor ve Abramović’in kafasına dayanan silah sebebiyle performans sonlandırılıyor.
“… Aşırıya kaçtığım için eleştiriliyordum, ben de bu kez hiçbir şey yapmayarak izleyicilerin sınırlarını görmek istedim. Bir nevi cehennemdi. Altı saat sonra gösteri bitmişti, performansımdan çıkıp kendim olmaya başladım. İzleyicilerin arasında hareket etmeye başladım. Kaçtılar. Hepsi kaçtı.”
İlk başta kadına gayet nazik yaklaşan (eline gül veren, saçını okşayan…) insanlar, ilerleyen dakikalarda birbirlerinden cesaret alarak; sanatçının kıyafetlerini kesmeye, şiddet uygulamaya ve cinsel tacizde bulunmaya başladı. Tüm performans boyunca tamamen tepkisiz kalan Marina Abramović, belli anlarda yaşanılanlar karşısında gözyaşlarını tutamadı. Rhythm 0, insanın vicdanen ne kadar yozlaşabileceğini gözler önüne seren bir performans…
Open Scor’un denklemi: Sanat ve teknoloji
Üç bölümden meydana gelen Open Scor, Robert Rauschenberg’in 1996 yılında gerçekleştirdiği performansı. Birinci kısımda ressam Frank Stella ile Mimi Kanarek bir tenis maçı yapıyor. Mücadele sırasında her harekette akustik sesler ortaya çıkıyor. Bu seslerin her birine ilişkin mekândaki ışıklarda da hareketlilik oluyor, ışık oyunu oluşuyor.
“Tenis harekettir, bunu tiyatro bağlamında ele alırsak resmi bir dans doğaçlamasıdır. Oyunun ışıkları kontrol etmek ve bir orkestra gibi performans sergilemek için beklenmedik kullanımı ilgimi çekiyor. Çatışma, bir olayın hemen önünde gerçekleşen bir olayı, bir yeniden üretim dışında görememektir, bu da bir tür eylemin çift pozlamasıdır. Bir ışık perdesi ve bir karanlık perdesi”
İkinci bölümde, kızılötesi kameralar aracılığıyla 500 kişinin karanlıktaki yürüyüşü üç büyük ekrana yansıtılıyor. Son bölümde ise çuvalın içindeki bir kız, spot ışıkları altında halk şarkısı söylüyor. Bu eser, güncel sanat uygulamaları ve yeni teknolojilerin etkileşimi sırasında izlenilen değişimi açığa çıkarıyor diye yorumlanabilir.
Feminist performans: Cut Piece
Yoko Ono, sahnede oturur ve önünde bir makas bulunur. Bu esnada salondaki izleyicilere sahneye gelip o makas ile sanatçının kıyafetlerinden parçalar kesip yanlarında götürebilecekleri duyurusu yapılır. Ono, bu esnada hareketsizdir. 1964 yılında ilki gerçekleştirilen ve farklı yerlerde toplam beş kez gerçekleştirilen bu performans belki de Rhythm 0 için de bir ilham kaynağı olmuştur.
“İnsanlar benden beğenmedikleri kısımları kesmeye devam ettiler. Sonunda benden geriye sadece içimdeki taş kaldı ama yine de tatmin olmadılar ve taşın içinde nasıl olduğunu bilmek istediler.”
Seyirci ile arasındaki nötr ilişkinin agresif bir harekete nasıl dönüşebileceğini gösteren sanatçı, aslında Cut Piece isimli performansı ile feminist bir tutumu dışa vurmuştur. Cut Piece, beden ve kadın arasındaki öznel ilişkinin nasıl sınır ihlaline uğradığını gösteriyor.
Bakışarak anlaşmak: A Minute of Silence
Listenin son performansı yine Marina Abramović imzası taşıyor. A Minute of Silence, yaklaşık üç ay boyunca, günde sekizer saatten totalde 736 saat boyunca bin yabancı kişinin Abramović’in gözlerinin içine bakarak iletişim kurması üzerine temellendirilmiş bir performans.
“2 ve 14 yaşlarındaki çocuklardan 18 yaşına kadar, normalde müzeye gitmeyen, performans sanatını umursamayan veya ne olduğunu bile bilmeyen halk, Lady Gaga sayesinde gelmeye başladı. Gösteriyi izlediler ve sonra geri gelmeye başladılar. Böylece yepyeni bir izleyici kitlesi elde ettim.”
Zaman algısını değiştirmeyi ve beklentilerin ötesine geçebilmeyi amaçlayan bu eser, karşılıklı şekilde konumlandırılmış sandalyelerde seyirci ile sanatçıyı bir araya getiriyor. Zaman zaman gözyaşlarının da eşlik ettiği eserin sürpriz ismi ise Abramović’in gözleri kapalıyken karşısına oturan eski aşkı Ulay oluyor.
Kaynakça: milliyet.com.tr, farout.co.uk, wannart.com, eksiseyler.com, seventeengallery.com
header.all-comments