top of page

Kadın Direnişi

Yazarın fotoğrafı: Su AkçaSu Akça

Türkiye’de kadının çığlığı: Sanatın dayanışma ve isyan gücü

Dünya genelinde egemen olan ataerkil düzen, her geçen saniye kadınların sahip olduğu

özgürlükleri kısıtlamaya ve hayatlarını zorlaştırmaya devam ediyor.

Türkiye, her gün kadınların şiddet gördüğü, öldürüldüğü, cinsel saldırıya uğradığı ve her türlü

tacize maruz kaldığı yozlaşmış bir ülke hâline geldi. Bu politik durumun ana nedeni aslında

çok basit; caydırıcı cezaların ve 6284’ün uygulanmaması.

Üstelik kadının, zulüm gördüğü ve ötekileştirildiği bu konu sadece adaletin çözmesi gereken

bir sorun değil. Toplumsal bir çürüme mevzu bahis. Toplumun iyileşmesi veya iyileştirilmesi

şart.

Koşullar ne olursa olsun, kadınlar korksa da mücadele etmeye hep devam etti, edecek de. Bu

direnişin en büyük destekçilerinden biri de sanat.

Sanatçılar, kadın cinayetlerine karşı seslerini yükseltiyor. İstanbul’un duvarlarında her

gördüğümüzde unutmayalım, adeta onlara yaşatılanların hesabını soralım diye hayattan

koparılan kadınların resimleri yer alıyor.

Bu resimler, sokakları sessiz bir çığlığa çeviriyor. Görenler sadece bir yüz değil; o kadının

yaşadığı zulmü ve kaybolan hayatı görüyor. Sokak sanatı, kadınların maruz kaldığı eşitsizliği

gözler önüne seriyor.

Türkiye’de işlenen kadın cinayetlerine dair yapılmış en çarpıcı eserlerden biri de Anıt Sayaç.

Dijital ortamdaki bu anıt, her yıl öldürülen kadınların sayısını ve hikâyelerini paylaşıyor. Bu

platform, soğuk istatistiklerin arkasındaki trajediyi görünür kılıyor ve unutulmamasını

sağlıyor.

Kadınların seslerini duyurmak ve haklarını savunmak için kullanılan bu dijital sanat, toplumsal

hafızayı diri tutuyor. Öldürülen kadınların sadece sayıdan ibaret olmadığını, kadın

cinayetlerinin normalleştirilmemesi ve sıradanlaştırılmaması gerektiğini hatırlatıyor.

Sanat yoluyla ortaya koyulan kadın dayanışma örneklerinden biri de Mor Çatı’nın Sanatla

Dayanışma Sergileri. Bu sergilerde, kadınların yaşadığı şiddeti sanatla görünür kılmayı

amaçlayan kadın sanatçılar yer alıyor. Sergilerdeki eserler, toplumsal cinsiyet rolleri ve

kadınların toplumdaki yeri üzerine güçlü mesajlar barındırıyor.

Sokaklar, kadınların korkarak yürüdüğü değil hak ettikleri gibi özgürce var oldukları yerler

olmalı. 21. Yüzyıl’da yaşanan şey ise kadınların yaşam hakkını savunmak zorunda kalması…

Şilili Las Tesis performansları, Türkiye'de de yankı buldu. Meydanlarda toplanan binlerce

kadın, tecavüze uğramanın, şiddete maruz kalmanın suçlusunun asla kadınlar olmadığını

haykırdı. Bu performans, bir dayanışma çağrısıydı; kadınlar bir araya gelerek, haklarının gasp

edilmesine sessiz kalmayacaklarını gösterdi.

Sanat, kadınların haklı mücadelesindeki bir isyan ve direniş bayrağı. Kadınların yaşadığı

trajedileri görünür kılan her sanat eseri, toplumsal hafızayı canlı tutuyor ve bizlere değişim


için sorumluluğumuzu hatırlatıyor. Sanat, kadınlara yöneltilen şiddete karşı kolektif bir ‘yeter

artık’ deme yolu.

2 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

deneme test

Test yazısı

Commentaires


bottom of page